Karanlık bir gecede, şehrin beton yığınları arasında yankılanan bir alarm sesi duyulur. İşte tam o anda, Saldırı izle (Justice) fısıltısı kulaklarınızda çınlamaya başlar. Bu film, adaletin karanlık yüzünü ve insan ruhunun en derin çatlaklarını aydınlatan bir yolculuk vaat ediyor. İlk karede belirir: Komiser Sergio, yılların verdiği yorgunlukla bakarken, geçmişin hayaletleri omuzlarını ezer. Görevine son verilen eski bir polis memuru olan Pablo, hladığı mahcup bakışlarla yanına gelir. İkili arasında sessiz bir anlaşma kurulur; Sergio, bir soygun vakasını çözmesi karşılığında Pablo’ya, kaybettiği hayatını geri kazanma umudu sunar. Bu teklif, iki adamın da kaderini sonsuza dek değiştirecek bir kumar gibidir. Soygunun işlendiği banka soğuk ve sessizdir. Kameranın titreyen ışıkları arasında, yığılmış çelik kapılar öfke ve korkunun sessiz tanıklarıdır. Sergio’nun elleri titrerken, film birden durur ve izleyiciye o meşhur aile fotoğrafını gösterir: Sırlarla örülü bir geçmiş, yürek burkan bir özlem. Pablo’nun kardeşinin umutla beklediği organ nakli umudu, sözcüklerden önce bakışlara yansır; her adım, bu hayati umudu yeşertmek için atılmış bir dua gibidir. Karanlık koridorlarda yankılanan ayak sesleri, gerilimi hat safhaya çıkarır. Bir anda verlorene bir nabız sesi duyarsınız: Pablo’nun babasının evinde ortaya çıkan kalp hastalığı, adeta zamanı tersine çevirir. Film, bu anı bir dönüm noktası olarak kullanır; umudu ve çaresizliği, aynı düşlem içinde dans ederken izlersiniz. Sergio’nun karanlık planları, Pablo’nun vicdanıyla çarpışır; her an kırılmaya hazır bir cam kumbarada saklı duygular belirir. “Saldırı izle (Justice)” dedirten sahnede, ışık hızında değişen yüz ifadeleriyle, kahramanlarımızın hem kendi içlerindeki hem de şehrin pislikleri arasındaki savaşı görürsünüz. Öfke, korku ve sevginin çarpışması, perdede yükselen büyük bir senfoniye dönüşür; izleyici nefesini tutar, zira sır bir sonraki sahnede su yüzüne çıkacaktır. Ve o son sahnede, keskin bir çığlık yükselir; bir silahın tetiği çekilirken zaman donar. Kamera, Sergio’nun gözlerinde yansıyan pişmanlığı, Pablo’nun ise yeniden doğan umudunu yakalar. Perde karardığında, yüreğinizde bir sızıyla kalırsınız: Adaletin bedeli nedir, kim öder ve kim kurtulur? Film bittiğinde hala kulaklarınızda çınlayan o son mırıldanıştır: “Adalet, bazen en karanlık yollarda saklıdır.” İşte bu cümle, zihninizde bir kıvılcım yakar ve sizi günlerce düşündürür. Çünkü gerçek adalet, perdedeki kadar parlak olmayabilir; bazen en karanlıkta bile ışık aramaktır…
Tür:
Dram Filmleri, Suç Filmleri
Yönetmen:
Michał Gazda
Saldırı (2024) Hakkında Yorumlar (0)