Bazı filmler yalnızca zaman geçirmeniz için yapılmaz; bazıları vardır ki, kalbinize dokunur, içinizdeki acıları hatırlatır ve sonunda size umutla dolu bir yolculuk sunar. The Final Girls, tam da böyle bir yapım. Dışarıdan bakıldığında klasik bir korku-komedi gibi dursa da, içinde barındırdığı duygusal derinlik ve anne-kız ilişkisine dair sunduğu dokunaklı hikâyesiyle izleyeni hem güldürür, hem gözlerini buğulandırır. Film, genç bir kadın olan Max Cartwright’ın hayatının en acı veren döneminde başlar. Annesi Amanda, 1980’lerin kült korku filmlerinden biri olan “Camp Bloodbath”te çığlık kraliçesi olarak tanınan bir oyuncudur. Ancak Amanda’yı sadece bir oyuncu olarak değil, her şeyden çok sevdiği annesi olarak kaybetmek, Max’in ruhunda kapanması zor bir yara açar. Yıllar geçer ama acı geçmez. Ta ki Max, arkadaşlarıyla birlikte bu kült filmin özel bir gösterimine katılana kadar... Salonda otururken aniden gelişen bir yangın, Max ve arkadaşlarını beklenmedik bir şekilde sinema perdesinin ötesine sürükler. Artık bulundukları yer, filmin içindedir. Gerçek dünyadan kopmuş, 1980’lerin korku klişeleriyle örülmüş bu sinema evreninde hayatta kalmak zorundadırlar. Ve işin en çarpıcı tarafı, Max burada genç bir kamp danışmanı olarak annesinin canlandırdığı karakterle karşı karşıyadır. The Final Girls, yalnızca bir korku filminin içerisine düşen gençlerin başlarına gelenleri anlatmakla kalmaz; aynı zamanda geçmişle yüzleşmenin, sevdiklerini yeniden görmenin ama onları bu kez sonsuza dek bırakmak zorunda olmanın kalp burkan bir alegorisini sunar. Max’in yaşadığı her sahne, izleyiciye sadece ölüm kalım mücadelesi değil, aynı zamanda içsel bir kabulleniş süreci yaşatır. Film ilerledikçe Max, annesini yalnızca bir karakter değil, geçmişindeki sevgiyle yoğrulmuş gerçek bir figür olarak yeniden tanır. Amanda’nın ekrandaki rolü ile Max’in gerçek anıları birbirine karışır. Bu süreçte Max’in annesine vedası, izleyicinin kalbine ince bir sızı gibi işler. Gerilim ve mizah arasındaki dengeli anlatım, bu duygusal yoğunluğu asla hafifletmez, aksine daha da görünür kılar. Bir yandan kuralları belli olan bir korku filminin içindeyken, diğer yandan bu kuralların dışına çıkmak isteyen bir genç kadının mücadelesiyle karşı karşıyayız. The Final Girls’te her çığlık, her kovalamaca, her dramatik duruş, Max’in iç dünyasında başka bir duvarı yıkarken, final sahnesi tüm izleyicilere güçlü bir mesaj verir: Bazen geçmişin içinde kalmak istersin ama hayat seni daima ileriye iter. Eğer duygusal derinliği olan ve aynı zamanda sizi heyecanlandıracak bir film arıyorsanız, The Final Girls izle demenin tam zamanı. Max’in bu unutulmaz yolculuğu sadece onun değil, hepimizin içindeki kayıplarla yüzleştiği bir yolculuk gibi hissedilecek. Gerçekle kurgu arasındaki sınırların silikleştiği bu eşsiz yapım, hem nostaljik atmosferiyle hem de insani duygulara dokunan yapısıyla hafızalarda iz bırakıyor. Unutulmaz bir sinema deneyimi yaşamak, kayıplarınızı yeniden hissetmek ama bu kez vedaya hazır olmak istiyorsanız, The Final Girls seyret, duygularınıza ayna tutacak. Gerilimi, komediyi ve iç burkan bir sevgi hikâyesini aynı potada eriten bu benzersiz filmle tanışmak için The Final Girls türkçe dublaj izle ve kaybolan bağların yeniden kurulduğu bu sıra dışı dünyaya adım atın. Çünkü bazı hikâyeler, sadece izlenmez… hissedilir. Ve The Final Girls, tam da o hikâyelerden biri.
Yönetmen:
Todd Strauss-Schulson
The Final Girls (2015) Hakkında Yorumlar (0)